Back

Hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmetleri sunan büromuz, Aile Hukuku, Ceza Hukuku, Miras Hukuku, Gayrimenkul Hukuku, İş Hukuku ve Türk – Alman Hukuku alanlarında hizmet vermektedir.

Copyright By @ Erginyazilim.com
Call Center 0551 694 50 50

Uluslararası Hukuk Düzeni

ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİ

Kuruluşu

Uluslararası toplumun barış ve güvenliğini tehdit eden uluslararası nitelikteki suçları kovuşturmak amacıyla veya geçici nitelikte olmayan herhangi bir yer veya olayla sınırlı kalmayan uluslararası ceza mahkemesi kurulmasına ilişkin çalışmalar 21. yüz yıla girerken hukuk dünyası adına olumlu sonuçlanmıştır. Dünya üzerinde süren çatışmaları sonlandırmak, uluslararası düzeyde örnek olacak barış ve adaleti sağlamak, bu tür suç mağdurlarının zararlarını gidermek, insanlığa karşı işlenen suçların faillerine gereken yaptırımın uygulanmasını sağlayarak gelecekte muhtemel bu tür insani çöküşleri önlemek ve bunların cezasız kalmayacağı inancını yerleştirerek insanları vazgeçirmek, Ad hoc mahkemelerinin mevcut eksik ve sakıncalarını gidermek amacıyla insancıl hukukun egemenliğine katkı yapmak üzere sürekli bir mahkeme olarak kurulmuştur.

Ancak devletlerin egemenlik haklarının en çok vurgulandığı ceza hukuku alanında uluslararası düzeye geçişte büyük zorluklarla karşılaşılmış olup hali hazırda bu zorluklar devam etmektedir.

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kuruluş dayanağı olan Roma Statüsü’nün yürürlüğe girmesi 21 çekimser, 7 karşı oy ve 120 oy ile 17 Temmuz 1998’de kabul edilmiştir. Ancak kabul edilmesine ek olarak Statü’nün 126. maddesine göre yürürlüğe girebilmesi için 60 ülkenin onayı gerekmekteydi. 60. günü izleyen ayın ilk günü ise 60. onayla birlikte yürürlüğe girmiştir. Statü, 21 Aralık 2000 tarihine kadar imza açık olup 131 ülke imzalamıştır. 11 Nisan 2002 tarihine kadar ise 66 devlet parlamentosu onaylamıştır. 1 Temmuz 2002 tarihinde Statü yürürlüğe girdi ve yine bu tarihte 76 devlet onaylamış, 139 devlet de imzalamış bulunmaktadır. Nihayet 11 Mart 2003 tarihinde ise Uluslararası Ceza Mahkemesi tam olarak çalışmalarına başlamıştır. Ancak buraya kadar devletleri kabul aşaması bitmemiş, hali hazırda Kasım 2013’te 122 devlet onaylamış, 139 devlet de imzalamış bulunmaktaydı.

128 madde ve 13 bölümden oluşmakta olan Roma Statüsü’nün yalnızca imzalanması o ülke için yükümlülük getirmemekte olup ayriyeten onaylanması da gerekmektedir. Onaylayan devletlerin yükümlülüklerinden biri UCM’nin görev kapsamına giren suçlarla itham edilen kişilerin yakalanması ve teslim edilmesi taleplerine uymaktır.

II. UCM’NİN ÖZELLİKLERİ

     A) Mahkemenin Genel Özellikleri

  • Söz konusu UCM’nin merkezi Hollanda’nın Lahey kentinde olup yerleşik bir özelliği vardır. Ancak Statü kurallarına göre başka yerde toplanabilmesi de mümkündür. Uluslararası tüzel kişiliğe sahip bir yargı organı olmasına rağmen milli mahkemelerin kişiyi yargılayamadığı veya yargılamak istemediği durumlarda yalnızca yargı yetkisini kullanabilecektir. Bu sebeple öncelik milli mahkemelerin olup, UCM tamamlayıcı bir niteliğe sahiptir. Mahkeme devletleri değil, kişileri yargılar.
  • Emri veren de uygulayan da gerçek kişilerdir.
  • Kendi ülkesinde veya uluslararası diplomaside dokunulmazlığı olan kişilerin Statü madde 27 uyarınca UCM savcısı karşısında dokunulmazlığı yoktur. Bu hükmün bir devlet başkanı bakımından geçerli olabilmesi de, devlet başkanının bağlı bulunduğu devletin Statüye taraf olmasıyla mümkün olduğu savunulmaktadır. İstisnası: Kişisel bağışıklık, devlet ve hükümet başkanlarına, dışişleri bakanlarına ve diplomatik görevlilere, resmi statülerinin zorunlu bir gereği uluslararası teamül hukukuna dayanarak görevde oldukları sürece yabancı devletlerin cezai yargı yetkisinden bağışıklık bahşedilmiştir.
  • BM Şartı’nın VII. bölümü çerçevesinde Güvenlik Konseyi’nin uluslararası suçların yargılanması için uluslararası mahkeme kurabildiği EYUCM ve RUCM örnekleriyle görülmüştür. Konseyin ad hoc mahkemeler kurabilmesi karşısında Konseye, daimi bir mahkeme olan UCM’nin çalışması sürecinde Roma Statüsü’nde çeşitli yetkiler verilmesi de kaçınılmaz olmuş ve UCM ile Konsey arasında zorunlu bir ilişki doğmuştur. Buna rağmen UCM, BM’nin bir organı değildir; yalnızca taraf devletler tarafından bağlayıcı olan, antlaşmaya dayalı bir kuruluştur. Yani, UCM bağımsız bir kuruluştur. Dolayısıyla, yargı yetkisi genel nitelik göstermekte olup yer ve zaman bakımından herhangi bir sınırlamaya tabi değildir. Her ne kadar UCM ve BMGK arasında çok yönlü bir ilişki de olsa UCM, BM’nin yargı organı olmayıp aralarında herhangi bir organik bağ bulunmamaktadır. 

NOT: Müzakerelerin ilk aşamasında Güvenlik Konseyi daimi üyeleri UCM’nin yargı yetkisinin harekete geçebilmesinin Konseyin onayına tabi kılınması gerektiği konusunda ısrarcı olmuşlardır. Bazıları ise, UCM ve Konsey arasındaki ilişkinin UCM’nin siyasi bir organ tarafından denetlenmesine, dolayısıyla siyasallaşmasına neden olacağını, bu durumun Roma Statüsü’nün temel amacına uygun düşmeyeceğini, Mahkemenin bağımsızlığını zedeleyeceğini ileri sürmüşlerdir. En nihayetinde her iki tarafın istekleri arasında bir uzlaşma sağlanarak Roma Statüsü 13/b ve 16. Maddeler kabul edilmiştir. 13/b maddesi UCM’nin yargı yetkisini genişletmektedir. Konseyin başvurusu, UCM için evrensel bir yetki meydana getirmektedir. Bugüne kadar Güvenlik Konseyi 13/b maddesi çerçevesinde sadece Darfur ve Libya’da yaşanan olaylar için başvuruda bulunmuştur. Soruşturmalar neticesinde Darfur’da işlenen suçların sorumlusu olarak Sudan Devlet Başkanı Ömer Hasan El Beşir hakkında Mahkemece iki kez tutuklama kararı çıkartılmıştır.

    B) Mahkemenin Yapısı

  • 1. Başkanlık Divanı

    - Başkan, 1. ve 2. başkan yardımcılarından oluşmakta olup hakimlerin mutlak çoğunluğu tarafından 3 yıl için seçilmektedirler. Divan, mahkemenin idaresinden sorumlu bir organdır.

  • 2. Temyiz Heyeti

    - Başkan ve 4 hakimden oluşmaktadır.

  • 3. Kayıt Bürosu

    - Mahkemenin yargısal olmayan işlerinin idaresinden sorumludur.

    - Kayıt bürosu şefi, 5 yıl için hakimlerin mutlak çoğunluğun vereceği kararla seçilir.

    - Kayıt bürosu çalışanları, mahkemenin çalışma dillerinden (İngilizce ve Fransızca) en az birini çok iyi bilmelidirler.

  • 4. Muhakeme Heyeti (İlk Derece Bölümü) ve Muhakeme Öncesi Heyeti (Hazırlık Bölümü)

    - En az 6 hakimden oluşmakta olup ceza yargılaması konusunda tecrübe sahibi olmalıdırlar. İhtiyaç halinde sayıları artırılabilir.

    - Hakimlerde aranan nitelikler: Yüksek ahlaki değerlere sahip, tarafsız, ülkelerinde üst düzey yargı organlarında görev yapmış olmaları ile Ceza Hukuku, Ceza Usul Hukuku ve İnsan Hakları konusunda tecrübe sahibi olmalarıdır.

    - Herhangi 2 hakim aynı uyruktan olamaz.

    - Dünya üzerindeki temel hukuk sistemlerinin temsil edilmesine, eşit coğrafi dağılımı ile kadın ve erkek hakimlerin adil bir şekilde mahkemede yer almasına olanak sağlama zorunluluğu vardır.

    - Hakimler 9 yıl için seçilirler ve tekrardan seçilemezler.

    - Toplamda tam zamanlı çalışan 18 yargıç ve savcı bulunmaktadır.

    - Çalışanları “Taraf Devletler Meclisi” gizli oy ve salt çoğunlukla seçer.

  • 5. Savcılık Bürosu

 

    - Statü’nün 42. maddesine göre bağımsız hareket edebilen bir organdır.

    - Yapılan başvuruları değerlendirir, araştırma ve cezai takibatı yapar.

    - Üyeleri farklı devlet uyrukluğunda ceza yargılaması ve takibatı konusunda tecrübe sahibi olmalıdırlar.

    - Savcılar “Taraf Devletler Meclisi” tarafından mutlak çoğunlukla seçilir.

    - Savcı ve yardımcıları 9 yıl için seçilir ve süreleri dolduktan sonra tekrardan seçilemezler.

    - Savcı soruşturma açar ve suç işlediği kanaatine varılan kişileri mahkemeye yönlendirir.

    - Derlediği bilgilerin soruşturma açılmasını haklı gösterdiği sonucuna varırsa Hazırlık Dairesi’nden soruşturma açmak için izin isteminde bulunur. Dairenin kararına karşı ilgili devlet veya savcının Temyiz Dairesi’ne başvurma hakkı vardır.

    - Soruşturmanın açılması üzerine savcı, taraf devletlere ve eldeki bilgiler çerçevesinde söz konusu suçları yargılama yetkisi olan devletlere bu durumu yazılı ve gizli olarak bildirir.

 C) Mahkemenin Yetkisi

  • 1. Zaman bakımından yetki

   - Statü (1.07.2002) yürürlüğe girdikten sonraki suçlar üzerinde yargılama yetkisine sahiptir.

   - Daha sonra taraf olan devletler bakımından taraf olunan tarih dikkate alınır. İstisna: Roma Statüsü’nü onaylamayan bir devlet, suç karşısında Statü madde 12/3 uyarınca mahkemenin yargı yetkisini kabul ettiğine dair bir bildirimde bulunduğunda mahkemenin yargı yetkisi o devlet için de geçerli olabilmektedir.

   - UCM, Zamanaşımı olmaksızın yargılama yetkisine sahiptir.

  • 2. Yer bakımından yetki

   - Taraf olan devletlerin topraklarında işlenen suçlar bakımından mülkilik ilkesine dayanarak UCM yetki sahibidir.

   - Taraf olmayan devletin topraklarında meydana gelen ve mahkemenin görev alanına giren bir olay için, mahkemeyi tanıması durumunda bu ülke açısından da mahkemenin yetkisi olur ve bu yetki sınırlanamaz. İstisna: Söz konusu suçlar (Statü m. 5) uluslararası barış ve güvenliği tehdit veya ihlal ettiğinde BM Güvenlik Konseyi durumu, BM Şartı bölüm 7’ye uygun şekilde UCM’ ye gönderdiğinde dava açılabilecektir. Güvenlik Konseyi’nin bir kişiyi değil, ancak bir “olayı”, bir “durumu” UCM’ye havale edebileceğini belirtmek gerekir. İşlenen suçun failleri ise UCM tarafından belirlenir.

  • 3.Kişi bakımından yetki

  - Taraf olan ülkelerin vatandaşları olan gerçek kişiler üzerinde faile göre şahsilik ilkesine dayanarak yargı yetkisi sahibidir. Mahkeme, Roma tüzüğüne uygun olarak, gerçek kişiler üzerinde ancak yargı yetkisine sahiptir (Statü m. 25/1). Mahkeme, fiili işlediği iddia edilen tarihte, 18 yaşın altında olan hiçbir şahsı yargılama yetkisine sahip değildir (Statü m. 26). İstisnaları: Taraf olan devletlerin topraklarında işlenen suça iştirak eden kişi, taraf olmayan devletlerin vatandaşı olsa da mahkeme yargı yetkisine haizdir. BM Güvenlik Konseyince başlatılan bir soruşturmada taraf olmayan devletlerin vatandaşları açısından da mahkeme yargı yetkisine haizdir.

D) Mahkemenin Yargılama Süreci

  • 1.Soruşturma

Statüye göre olaylar mahkeme önüne 4 farklı şekilde gelebilmektedir. Bunlar:

  1.  Yargılama yetkisi varsa mağdur veya ailesini de içerecek şekilde herhangi bir kaynaktan gelen taleple işlenmiş bir veya birden fazla suçun söz konusu olduğu bir durum hakkında savcı soruşturma başlatabilir. UCM savcısı, bir anlamda şartları varsa herkes hakkında dava açabileceği için “dünyanın en güçlü adamı” tamlamasıyla anılmaktadır.
  2.  Onaylayan devletler soruşturma için savcıdan talepte bulunabilirler.
  3. BM Güvenlik Konseyi soruşturma için savcıdan talepte bulunabilir. Bu şekilde Statüyü onaylamayan devletlerin topraklarında suçun işlenmesi veya onaylamayan devletlerin vatandaşının suçu işlemesi durumunda dahi UCM yargılama yetkisine sahip olacaktır.
  4. Statü madde 12/3 uyarınca ülkesinde veya vatandaşı tarafından başka bir ülkede işlenen suçlarla ilgili Statüye taraf olmayan devletler de mahkemenin yargı yetkisini bir bildirge ile tanıyabilir. 

Soruşturma açılıp açılmayacağına dair karar vermek savcının takdirine bağlıdır. Savcı hazırladığı iddianameyi delilleriyle beraber Ön Yargılama Dairesi’ne sunar. Daire iddianamenin tamamını veya belli suçlar açısından kısmi kabul edebilir. Görev alanına giren ancak iddianamede düzenlenmeyen suçlar görür ise duruşmayı erteleyerek savcılıktan bu suçun varlığına işaret ederek iddianamesini değiştirmesini isteyebilir.

Güvenlik Konseyi, bir soruşturma veya kovuşturmayı 12 ay süreyle ertelenmesini talep edebilir ya da engelleyebilir ve en önemlisi bunu BM Antlaşması VII. Bölüm çerçevesinde Roma Statüsü madde 16 uyarınca alacağı yeni bir kararla birden çok defa tekrarlayabilmektedir.

Güvenlik Konseyi’ne verilen bu yetki de eleştirilere maruz kalmıştır. Özellikle talebin üst bir sınır olmaksızın istenildiği kadar uzatılabilmesi Konsey’e, Mahkeme’nin yargı yetkisini belli bir olay için tamamen ortadan kaldırma fırsatını vererek mahkemenin tarafsızlığını ve inandırıcılığını olumsuz yönde etkilemesi kaçınılmazdır. Siyasi nitelikteki böyle bir organa bu şekilde adaletin yürütülmesini engelleme imkanı verilmektedir. Ayrıca veto yetkisi dolayısıyla bu maddenin sadece Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olmayan devletlere karşı işletilebileceğinden duyulan endişe sıkça ifade edilmektedir. BMGK’ne tanınan bu yetkiler Mahkeme ve savcılık üzerinde güçlü bir baskı oluşturacaktır.

Statü’nün 53/2/c maddesinde de UCM’nin bir başvuruyu reddetme yetkisi düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, işleme devam etmek için makul bir temel yoksa ya da bir soruşturma başlatmanın adaletin tecellisine hizmet etmeyeceğine inanmak için esaslı nedenler varsa UCM savcısı soruşturmayı başlatmayı reddedebilir.

  • 2.Yargılama

Ön Yargılama Dairesi’nin kabulü ile başlar ve hüküm ile sona erer. Yargıçlar arasından seçilen 3 yargıç tarafından yürütülür ve yargıçlar yargılamanın her aşamasında bulunurlar.

     Aşamaları;

  1. İlk olarak sanığın suçlu olup olmadığına karar verilir.
  2. İkinci olarak sanığın cezasının tespitine geçilir.
  3. Hapis cezasının yanında para cezası ve mağdura tazminat ile eşya ve kazanç müsaderesine karar verilebilir. 

Statü madde 12/2’ye göre taraf olan devletlerin ülkesinde taraf olmayan devletlerin vatandaşlarının Statüdeki suçları işlemesi halinde bu kişiler hakkında UCM yargı yetkisini kullanabilmektedir. ABD’nin en büyük endişesi de bu hükme göre kendi vatandaşlarının yargılanabilme ihtimalidir. Bu sebeple Konseye tanınan yetkiyi hala yeterli bulmamaktadır. Güvenlik Konseyi, Libya ve Darfur’daki olayları UCM’ye taşırken Suriye, Gazze, Çeçenistan, Sri Lanka, Zimbabve, Myanmar, Yemen veya Doğu Türkistan’da yaşanan olayları dikkate almamaktadır. Oysaki bu olayların hepsinde Statü madde 5’te sayılan suçların en az birisinin işlendiği tüm dünyaca gözlenmektedir. Güvenlik Konseyince UCM’ye havale edilebilecek çok sayıda durum, Konseyde bazı daimi üyelerin veto yetkisini kullanması nedeniyle UCM önüne taşınmamaktadır. Uluslararası suçların işlendiği her olayın eşit şekilde UCM önüne taşınmasıyla ancak Statüde yer alan uluslararası ceza adaleti amacına ulaşılır. Statüye taraf olmayan Güvenlik Konseyi daimi üyeleri (ABD, Çin, Rusya) aracılığıyla UCM önüne taşınabilmesine imkân verilmesi ise bir çifte standart örneğidir.

  • 3. İstinaf

Mahkeme tarafından verilen karara karşı savcı veya hükümlü temyiz talebinde bulunabilir. İstinaf Dairesi, Yargılama Dairesi’nin sahip olduğu tüm yetkilere sahiptir.

Temyizin dışında yargılamanın yenilenmesi: Yeni delillerin bulunması ile karara etki eden delillerin geçersizliği, statüde belirtilen diğer hallerde hükümlü veya savcı tarafından talep edilebilir. Talep doğrultusunda İstinaf Dairesi dosyayı inceleyerek Yargılama Dairesi’ne gönderebilir, yeni bir Yargılama Dairesi oluşturabilir veya dosyayı bizzat inceleyerek sonuçlandırabilir.

 

III. ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİ’NİN YARGI YETKİSİNE GİREN SUÇLAR

Aşağıda uluslararası toplumun tümünü endişelendiren en ağır suçlar sıralanmış olup aralarında herhangi bir hiyerarşi söz konusu değildir.

  1. Soykırım Suçu

Tanımı: Bir grup insanın tamamını veya bir kısmını yok etmeyi amaçlayan birtakım eylemlerin her biri soykırımdır. Buradaki yok etme maksadı, soykırımı diğer insanlık suçlarından ayırmaktadır. Bu suç tipinde yargılama yapılabilmesi için Soykırım Sözleşmesi’ni onaylama şartı aranmaksızın onaylayan veya onaylamayan tüm taraf devletler için bağlayıcılık söz konusudur.

Statü madde 25’e göre, Soykırım suçunu işleyen veya işlemeye yeltenen, bu suçun işlenmesi için emir veren, teşvik eden, tahrik eden, yardım eden ve cesaret veren herkes soykırım suçlusudur.

  1. İnsanlığa Karşı Suçlar

Statünün 7. maddesi ile İnsanlığa Karşı Suçlar ilk kez uluslararası bir antlaşmada tanımlanmıştır. Tecavüz, cinsel kölelik, zorla fahişelik, zorla gebelik, zorla kısırlaştırma, kasten öldürme, köleleştirme, fiziksel özgürlüğü ciddi şekilde kısıtlama ve işkence fiillerinin geniş çaplı ve sistematik şekilde, bir sivil topluluğa yöneltilmesi bu suç kavramına girmektedir.

  1. Savaş Suçları

İnsanlığa karşı suçlardan farklı olarak; bir savaş suçu tek, ayrı, dağınık ya da rastgele bir eylem olabilir. Bu eylemlerin yaygın ve sistematik olması gerektiğine yönelik bir koşul yoktur. 2 ana kategoride toplanmaktadır:

  1. Cenevre Sözleşmeleri’nin ağır ihlalleriyle suçlanan kişileri yargılayabilir.
  2. Lahey Yönetmeliklerinde ve Cenevre Sözleşmeleri’nin I nolu protokolünde ve uluslararası örf ve adet hukukunda tanımlanan ilkeleri de içerecek şekilde, uluslararası insancıl hukukunun diğer ihlallerinin büyük bir kısmı üzerinde UCM yargılama yetkisine sahiptir.

 

  1. Saldırı Suçları

Statünün 8.maddesine 11 Haziran 2010 tarihinde gözden geçirme konferansı ile eklenmiştir. Bir devletin siyasi veya askeri eylemlerini etkili biçimde kontrol edebilme veya yönetebilme konumunda bulunan bir kimse tarafından karakteri, ağırlığı ve boyutu itibari ile BM Şartı’nı açıkça ihlal eden bir saldırı fiilinin planlanması, hazırlanması, başlatılması veya icrasını ifade eder. Ancak taraf devletler, UCM’nin saldırı suçu konusundaki yetkisini 2017 yılı sonrasına kadar ertelemişlerdir.

IV. TARAF DEVLETLERİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ

  • Roma Statüsü’nün 9. bölüm 88. maddesi gereğince Taraf Devletler UCM ile işbirliğine yönelik yükümlülüklerini kabul etmektedirler.
  • Bu yükümlülüklere örnek olarak: Tanıkların ve eşyaların teşhis edilmesi, soruşturulan ya da kovuşturulan kişilerin sorgulanması, hukuki belgelerin tebliğ edilmesi tanıkların gönüllü olarak ortaya çıkmasının kolaylaştırılması, sahaların muayene edilmesi ve mezarların açılarak incelenmesi, aramaların ve el koymaların yerine getirilmesi, belgelerin sağlanması, mağdur ve tanıkların ve mevcut delillerin korunması, silah gibi suç aletlerinin teşhis edilmesi, bulunması vb. gösterilebilir.
  • Devletler, mahkeme tarafından verilen hükmü değiştirme ya da düzeltme gücüne sahip değildirler.
  • Statü madde 59’a göre Taraf  Devletlerin kendi topraklarında suçlanan bir kişinin tutuklanması ya da teslim edilmesine yönelik olarak UCM tarafından yapılan talebe ivedilikle uymaları gerekmektedir. İlgili maddeye göre ulusal mahkemeler sanığın haklarına saygı göstermeli kişinin mümkün olduğunca çabuk bir şekilde teslim edilmesini sağlamalıdırlar.
  • Devletler Statü madde 75’ye istinaden, UCM’nin mağdurlara giderim verilme kararlarının yerine getirilmesi konusunda anlaşmışlardır. Aynı zamanda 70. madde gereği olarak yalan ifade vermek ve tanıkları tehdit etmek ulusal hukuklarında suç saymayı ve UCM tarafından talep verildiği takdirde, bu ihlalleri içeren davaları kendi savcılarına sunmayı da yükümlenmişlerdir.
  • UCM kendisine ait bir hapishaneye sahip olmadığı için mahkumlar taraf devletlerin tutukevlerinde cezalarını çekeceklerdir.
  • Holokost: 2. Dünya Savaşı sırasında Adolf Hitler liderliğindeki Nasyonel Sosyalist Partisi’nin faşist programında belirlenerek uygulamaya konulan, tüm Avrupa’da milliyetine bakılmaksızın Yahudilerin yok edilmesini amaçlayan soykırımın özel adıdır.
  • UCM’ nin uygulamadaki tavrına dair bir yorum: Mahkeme ve statü, ceza yargılaması sürecini tamamlayıcı nitelik taşısa da, iç hukuktaki cezalandırabilme yetkisine müdahale ettiğinden, özellikle uluslararası alanda güçlü olmayan ülkelerin mağduriyetine sebebiyet verecek gibi gözükmektedir.(Doç. Dr. Cenap ÇAKMAK)

NOT: AB üyesi ve adayları arasında Türkiye dışında statüye taraf olmayan başka ülke yoktur. Türkiye, statüye taraf olma yolunda Kürt, Ermeni ve Kıbrıs sorunu dolayısıyla çekimser oy kullanmıştır. Avrupa Konseyi’ne üye 46 ülkeden Türkiye ve Azerbaycan dışındakilerin tümü Statüyü imzalamıştır. Bunlardan Ermenistan, Monako, Rusya ve Ukrayna dışındakiler onaylayarak taraf olmuştur. Rusya, Çin, İsrail, ABD ve İran statüye taraf olmamıştır.

Örnek: Şili, Kamboçya ve Arjantin gibi baskıcı hükümetler, siyasi muhalefet sergiledikleri gerekçesi ile kendi vatandaşlarına karşı son derece acımasız bir tavır takınmıştır.

Ruanda ve Eski Yugoslavya’da ise soykırım suçlarının işlendiği çok açık olmasına rağmen Güvenlik Konseyi her iki durumda da kaçamak bir yaklaşım benimsemiştir.(Doç. Dr. Cenap ÇAKMAK)

  1. ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİ’NİN YARGI YETKİSİNE GENEL BİR BAKIŞ

İkinci Dünya Savaşı, tüm dünya açısından büyük acılarla doludur. Milyonlarca insan hayatını kaybetmiş, çoğu sakat kalmış, evlerini, işlerini ve yakınlarını kaybetmiştir. Bu dönemde, savaşın galipleri tarafından mağlup olan düşmanlarının işledikleri suçları yargılamak için birisi Almanya’da, diğeri Japonya’da olmak üzere iki uluslararası ad hoc mahkemesi kurulmuştur. Ne var ki bu mahkemeler, savaş ve insanlık suçlularının sadece bir kısmını yargılayabilmiştir. Japonya’ya atom bombası atılmasına karar verenler, hiçbir yargı organı karşısında hesap vermemişlerdir. Ad hoc mahkemeleri belli bir yer ve zaman dilimi içerisinde işlenmiş bulunan uluslararası suçları kovuşturmakla sınırlı bir yetkisi bulunmaktadır ve birçok eleştiriye maruz kalmışlardır. UCM ise öncekilerden farklı olarak sürekli bir kuruluştur.

BMGK tarafından Mahkeme’ye havale edilen olaylarda ise soruşturma ve kovuşturmanın gerektirdiği bütün masrafların, BM tarafından sağlanacağını söylemek mümkündür, zira mali yetersizlik sebebiyle bu olayların üzerine gidilememesi UCM’nin olduğu kadar BMGK’nin de itibarını sarsacaktır. Arap Baharı ve Sudan olaylarında UCM’ye taraf olmamalarına rağmen BMGK girişimiyle yargılama yapılması sağlanmıştır.

Yukarıda bahsedilen kuralların uygulamada vuku bulduğu hallerine Sudan (Darfur), Libya, 1422 (2002), 1487 ve 1497 (2003) sayılı kararlar örnek gösterilebilir.